Bu Blogda Ara

kırmızı reishi mantarı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kırmızı reishi mantarı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Ekim 2010 Perşembe

Bağışıklık Sisteminizin Doğal Sigortası:‘Kırmızı Reishi’ Mantarı


Japonca’da ‘Ölümsüzlük’ anlamına gelen Kırmızı Reishi Mantarı, Japonya Sağlık Bakanlığı tarafından kansere karşı korunmada yararlanılabilecek en çok dikkati çeken bir mantar türü olarak kabul ediliyor. Bilimsel araştırmalar, Kırmızı Reishi Mantarı’nın vücudumuzun doğal savunma mekanizmasını güçlendirerek olumsuz etkilere karşı korumak, yüksek tansiyon, kolesterol, diyabet, bronşit, prostat gibi problemlerle baş etmek, kanser, karaciğer bozuklukları, hepatit, HIV/AIDS gibi hastalıklardan korunmada ve bu hastalıklarla savaşırken faydalı olduğunu ortaya koymuştur.

Prof.Dr.Erdem Yeşilada

Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi

Fitoterapi ve Farmakognozi Anabilim Dalı Başkanı
Kırmızı Reishi Mantarı’nın bağışıklık sistemini güçlendirerek sağlığınızı korumaya yardımcı olduğu, içeriğindeki aktif maddelerle birçok hastalığın tedavisinde destekleyici olarak kullanılabileceği belirtiliyor. Farmakoloji ve fitoterapi, yani doğal kaynaklı ilaç ham maddeleri üzerine çalışmalar yapan Prof. Dr. Erdem Yeşilada Kırmızı Reishi Mantarı’nı anlattı.
· Kırmızı Reishi Mantarı nedir?

Bazı mantar türleri, özellikle Uzakdoğu’da son derece değerlidir. Gerek Çin ve gerekse Japon tedavi sistemlerinde Latince bilimsel adı Ganoderma lucidum olan Reishi mantarı bunlar arasında en çok dikkati çekenidir. Kırmızı Reishi Mantarı Japonya’da önemli mantarlardan biridir ve polisakkarit içerikleri bakımından zengindir, dolayısıyla bağışıklık sistemini desteklemektedir. Bu nedenle insanın daha dinç, hastalıklara daha dirençli olmasını sağlar. Bu bakımdan insan ömrünü uzatıcı özellikleri bulunduğu kabul edilir. Reishi Mantarı’nın Çin tıbbında yüzlerce yıllık geçmişi vardır. Son yıllarda gerek Avrupa ve gerekse Amerika’da önemli bir yer kazanmıştır. Etkileri bilimsel olarak giderek artan bir şekilde ortaya konulmaktadır. Reishi Mantarı’nın bir diğer etkili bileşen grubu ise taşıdığı triterpen yapısında bileşenlerdir. Triterpen bileşenlerinin reishi’nin iltihap giderici, immün sistemi destekleyici, kalp ve damar sistemi ve tansiyon gibi birçok etki profili içerisinde önemli rolü bulunmaktadır. Polisakkaritler ve triterpenlerle birlikte bilhassa bağışıklık sistemi üzerinde daha yüksek aktivite gösterir.

· Türkiye’de üretimi tedavi edici özelliğini azaltır mı?

Hiçbir madde doğada yoktan var, vardan da yok edilemez. Siz ne verirseniz, onu biyolojik sistemi içerisinde kendi ihtiyacı olan maddelere dönüştürecektir. Verdiğiniz mineraller, inorganik materyaller onun için bir kaynaktır. Çünkü besinlerini topraktan almaz. Ölü kütükten, ölü tahtadan alır. Kendi dönüşümünü yapar. Mantarlar zaten yarı parazit organizmalardır. Uygun ortamı sağladığımız her yerde bu mantarlar yetişebilir.

· Bağışıklık sistemi ve kronik hastalıklar üzerindeki olumlu etkileri

Mevcut kaynaklar ( İngilizce yazılmış olan) kalp-damar, antioksidan ve immün sistemi üzerinde olumlu etkileri bulunduğu deneysel olarak gösteriyor. Özellikle prostat ve göğüs kanseri üzerine yapılan sayılı klinik çalışmalarda tedavi edici özelliği saptanmıştır. Bu da önemli bir parametredir. Olması gereken, bu tip çalışmaların arttırılmasıdır. Bilimsel çalışma sonuçlarına bakıldığında Reishi’nin avantajı hem antikanser özelliğine sahip olması, hem de bağışıklık sistemini desteklemiş olmasıdır. Kanser bugünden yarına oluşabilen bir durum değil, uzun süreçte ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla, reishi’nin belirli bir program dâhilinde, sistematik olarak kullanılması sağlığın korunması bakımından önemli yararlar sağlayabilecektir.

· Kanserli hücreleri geriletme ve tümörleri küçültme yönündeki özelliği

Hem bağışıklık sistemi üzerinde etkili olması hem de antikanser bileşenlerine sahip olması bir ilaç veya karışım için önemli bir avantajdır. Kemoterapi uygulamalarında tümör hücrelerinin öldürülmesi amacıyla sadece ilaç verilmektedir. Ancak Çin’de modern tıp uygulamalarında kemoterapi sırasında kontrollü bir şekilde bağışıklık sistemini destekleyici doğal ürünlerin başarı ile uygulandığı görülüyor. Ancak kemoterapiyle birlikte bağışıklık sistemi ilacının gelişigüzel şekilde kullanılması önemli riskleri taşır. Çünkü bağışıklık sistemi ilacı, özellikle iltihabı artıran bazı maddeler taşıyorsa, ciddi advers etkiler ortaya çıkarabilir. Bağışıklık sistemi üzerinde Reishi Mantarı’nın tedavisi etkili olabilir. Olabilir diyoruz, çünkü bunlar sadece belirli popülasyonlarla yapılan çalışmaların sonucudur. Daha geniş kapsamlı uygulamalar yapılmalıdır. İlaçlar üzerinde yapılan çalışmalar çok uzun sürer. Bir sentetik ilacın piyasaya çıkması için genellikle verilen zaman 10 yıllık bir süreçtir. Bitkisel ilaçlarda ise durum daha komplikedir, çünkü daha çok bileşen vardır. Bu bileşenlerin her birisinin etkisini gösterebilmek uzun bir süreci gerektirebilir. Diğer taraftan bunlar, yüzlerce yıldır halk arasında gerçekleşen tedavide kullanıldığı için bunların etki profilinin bu özel bileşenlerine inmeden belirlenmeye çalışılması bu konuda önemli bir avantaj sağlayabilecektir. Çünkü neticede bunlar mantardır. Yapılan çalışmalar açık bir şekilde gösteriyor ki uzun süreçte kullanıldığında hiçbir belirgin yan tesiri yoktur ve bu önemli bir avantajdır. Yan tesirsiz hiçbir şey yoktur. Suyun bile yan tesiri vardır. Önemli olan bunun yeterli miktarını ayarlayabilmektir.

· Kullanım şekli ve yaş sınırı

Yan etki bakımından güvenilir olduğu mevcut çalışmalar ortaya koymaktadır. Herhangi bir yaş sınırı söz konusu değildir. Kanserin genç kimselerde olma olasılığı düşüktür. Bu bakımdan beş-altı yaşından itibaren kullanılması uygun olabilir. Ben her zaman bir maddenin uzun süreli alınmasına pek sıcak bakmamışımdır. Çünkü her madde vücutta belirli bir metabolizma sürecinden geçiyor ve vücuda belli bir yük getirebiliyor. Bu yüzden yediklerimiz ve içtiklerimiz de son derece önemlidir. Belirli periyodlarda bağışıklık sistemi ilaçlarının bir hafta- on gün gibi süreçlerle etki etmesi söz konusu değildir. Asgari olarak etki süresi üç haftadır. Üçer aylık dönemlerle, mesela mevsim geçişlerinde yapılabilecek, arada duruma göre 1 aylık bir ara verilecek bir programın uygulanması yararlı olabilir. Bağışıklık sisteminden bahsederken, alınacak ilaçlar da bağışıklık sisteminin geç oluşmasına sebep olabilir. Örneğin, bir enfeksiyonlu hastalık geçirirseniz bağışıklık sisteminin yeterli seviyeye ulaşması mümkün olmayabilir. Miligram olarak da yapılan çalışmalarda gördüğüm günlük miktar 6 mg civarıdır.

· Doğal kullanım tercih edilmeli

Bitkisel ilaçlar kapsüllere konduğunda doğrudan etkili olur, dolayısıyla içerisine herhangi bir katkı koymak gerekmez. Ancak maddeler çok dayanıksızsa o zaman antioksidan gibi koruyucular koymak gerekebilir. Biz her zaman sıvı uygulama şekilerini tercih ederiz. Çünkü emilim ağızdan başlar ve etki daha yüksek olur. Sıvı şekli bir avantajdır, çay da o bakımdan uygundur ama uygulanışı önemlidir. Tam tarif edilen şekilde uygulanması gereklidir.

29 Nisan 2010 Perşembe

Radyasyon Onkolojisi

Dr. Altay Martı
Radyasyon Onkolojisi Uzm.
Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi

-Radyasyon Onkolojisi dediğiniz nedir?

Aslında onkoloji geniş bir bilim dalıdır. Bundan 15-20 yıl önce daha kısıtlı bir alandaydı. Radyoterapi ülkemizde uzun yıllardır uygulanmaktadır. Bunun üzerine kemoterapi yani medikal onkolojide etkilenerek daha geniş bir alana yayıldı. Radyoterapi, radyasyon onkolojisi tümörlerin ışın tedavisi yoluyla tedavi edilmesi anlamına gelmektedir. Medikal onkolojiden farkı; kemoterapi daha çok ilaç tedavisi ile bizim sistemik dediğimiz daha yayılmış tümörlerde ilaç ile tedavi edilmesidir. İkisi arasındaki fark budur.

-Radyoterapi ne zaman başvurulan bir tedavi yöntemidir?

Radyoterapide tümörler üzerinde iki tedavi yöntemi vardır. Birincisi palyatif adını verdiğimiz daha çok bulgulara yönelik ve rahatlatmak üzere olan tedavi şeklidir. Örneğin tümör beyine ya da kemiğe sıçramışsa hastalarda oluşabilecek olası bir felç veya şiddetli bir ağrının önüne geçmek için kısa süreli yapılan tedavilerdir. Şüphesiz, hastalarının ömürlerinin uzamasının yanısıra hayat kalitelerinin de artması bizim için önemlidir. Dolayısıyla radyoterapiyi bu alanda sıklıkla kullanıyoruz. İkinci esas kullandığımı ise bazı tümörlerde birincil tedavidir. Örneğin bazı baş, boyun ve özellikle beyin tümörlerinde cerrahiden sonraki birincil ana tedavi radyoterapidir. Kemoterapi yardımcı tedavidir. Fakat bazı tümörlerde, medikal onkologların yaptığı ana tedavi kemoterapidir, radyoterapi ise lokal olarak bölgesel olarak tümörü zaptetmeye çalışır.

-İkisi aynı anda kullanılabilir mi?

Tabii ikisi aynı anda kullanılabilir. Bazı bağırsak, akciğer tümörlerinde her iki tedavi aynı anda kullanılabilinir. Burada kemoterapinin dozu daha düşük olmakla beraber radyoterapi normal sürede ve normal dozda verilir. Amaç kemoterapinin, radyoterapinin etkinliğini arttırmaya yönelik olmasıdır. Radyoterapi, kemoterapiyle birlikte verilirse çok daha etkili olur, tümör daha hızlı küçülür ve çok daha iyi cevap elde ederiz.

Süreye değinmişken radyoterapinin süresi ile kemoterapinin süresi arasında…

Kemoterapide değişik şemalar ,değişik rejimler vardır. Bunlar üç haftada bir, ayda bir ya da üst üste üç ila beş gün uygulanabilir sonra belirli bir ara verilir. Radyoterapi öyle değildir. Radyoterapi, sürekli bir tedavidir. Bu tedavi, palyatif dediğimiz hastayı rahatlatmaya yönelik tedavilerde genellikle 1-2 hafta gibi kısa sürelerdir. Ama tedaviye yönelik radyoterapilerde 3-5-7 haftaya kadar uzayabilir. Sürekli bir tedavi olup hasta her gün tedaviye girmektedir.

- Kemoterapi, radyoterapinin yanısıra destekleyici tedavi de kullanılan özellikle de Kırmızı Reishi Mantarı ile ilgili bilgi verir misiniz?

Destek tedaviler, önceleri çok suistimal edildiği için uzun yıllar doktorlar tarafından kabul görmüyordu. Son 10-15 yıl içersinde Fitoterapi dediğimiz bu destek tedaviler hakkında yurt dışında çalışmalar yapıldı ve etkinlikleri ortaya çıktı. Bilimsel olarak da çalışmaları yapılmaya başlandı. Onkoloji hastalarında, yapılan medikal tedaviye ek ve tamamlayıcı olarak daha büyük katkı sağlanması üzerine Fitoterapi gibi destek tedavilerin yanısıra sportif faaliyetler, yoga, dini inanışlar..vs girdi. Ülkemizde de keten tohumu, zerdeçal, sarı kantoron, adaçayı, yeşilçay..vs birçok bitkilerle destek tedavi yoluna gidilmektedir. Kırmızı Reishi Mantarı hakkında okuduğum bilimsel çalışmalarda geleneksel Çin tıbbında 4 asıra yaklaşan bir zamandır kullanılan bitki olduğunun farkına vardım. Önceleri, yangı giderici olarak ve diabet, karaciğer gibi hastalıklar üzerinde yüzyıllardır süre gelen bir etkinliği varmış. Fakat en son olarak bunun, tümörü önlemede veyahut teşhisi konmuş kanserli hastalarda kemoterapinin ve radyoterapinin yan etkilerini gidermede etkinliğini gösteren çalışmalar vardır. Bunların yanı sıra asıl temel noktası ise bağışıklık sistemini arttırmasıdır. Bağışıklık sistemimizde, dışarıdan gelen mikrop diye adlandırdığımız mikroorganizmalarla karşılaştığımız zaman birtakım maddelerin salgılanması gerekiyor ki onlarla mücadele edilsin. Dışarıdan gelen yabancı ajanlara karşı ki tümörde yabancı bir ajandır bir yerde, Kırmızı Reishi Mantarının vücudumuzda bağışıklık sistemini güçlendirici birtakım maddelerin harekete geçmesini sağlayan bir etkisi vardır. Bu mantarın değişik çeşitleri var ama özellikle Kırmızı Reishi Mantarı tercih edilmiştir. Çünkü bunun içinde asıl etkiyi sağlayan örneğin polisakarite denen bir madde var. Ayrıca Kırmızı Reishi Mantarı’nı C vitamini ile birlikte kullanıldığında etkinliği artmaktadır.

27 Nisan 2010 Salı

Kırmızı Reishi Çayının Hazırlanması

1. Kuru yerde saklanmalı. Dilimlenmiş ve kurutulmuş mantarlar kuru yerde saklanmalı; kesinlikle buzdolabına konulmamalıdır.
2. Günlük kullanım dozu ve şekli:
Günlük olarak 3-12 gr kurutulmuş mantardan hazırlanan çayın tüketilmesi önerilir. Paketlerimiz 3gr olup, günlük doz olarak 1-4 paket kullanılabilir. Çayın sabah ve akşam birer bardak içilmesi önerilir; ancak günlük dozu bir defada sabah içmek de aynı etkiyi sağlar, ama çay daha yoğun olacağı için tadı daha acı olur.
3. Hazırlama Şekli:
Günlük olarak tüketilecek miktardaki kuru mantar, 4 su bardağı su içine konarak kaynamaya bırakılır ve kaynama başladıktan sonra ateş kısılarak en az 30 dakika kaynatılır; tercihan ılık olarak içilir.2-3 günlük çay bir defada hazırlanıp buzdolabında saklanabilir.
4. Metal ile temas etmemeli,
Cam kapta kaynatılmalı ve muhafaza edilmeli
Kaynatma ve içim esnasında çay kesinlikle metal ile temas etmemelidir. Cam kapta kaynatılmalı ve muhafaza edilmelidir.
5. Bal ve tabii şeker ile tatlandırın
Çayın tadı acıdır; tatlandırma ihtiyacı duyulması halinde kesinlikle rafine şeker kullanılmamalı; bal , pekmez veya tabii şeker ile tatlandırılmalıdır.
6. Aç karnına içilmesi tavsiye edilir
Aç karnına içilmesi tavsiye edilir; ancak mide problemi olanlar veya acılığı nedeni ile aç karnına içemeyenler yemekten sonra içebilir.

7. Kırmızı Reishi mantarı ile birlikte C vitamini kullanımı , Kırmızı Reishiden beklenen etkinin daha kolay elde edilebilmesine yardımcı olacağından; C Vitamini bakımından zengin sebze ve meyve sularının ( örneğin portakal suyu, havuç suyu, domates suyu) çay ile birlikte tüketilmesi önerilir.

Doğanın İnsanlığa Sunduğu Yeni Güç: Reishi (Kırmızı Mantar )

Başta immun (bağışıklık) sistemi olmak üzere sağlıklı temeli korumak kaydıyla bütün yaşamsal faaliyetleri destekleyen Ganoderma Lucidum olarak da bilinen Kırmızı Reishi Mantarı yüzyıllardan beri yaygın olarak kullanılan bir mantardır.

Dr.Soner Dileklen İç Hastalıkları Uzmanı-Endokronolog

Bitkisel tedaviler son yıllarda dünyada ve ülkemizde her alanda kullanılmaya başlanmıştır. Almanya başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde bitkisel tedavi klinikleri açılmış ve kanser de dahil olmak üzere birçok hastalığın tedavisi alanında hizmet vermeyi sürdürmektedir. ABD ve Avrupa’nın birçok ülkesinde üniversitelerde açılan bitkisel tedavi bölümleri birçok araştırmaya öncülük etmektedir.

İnsanın aklına ‘bu kadar insan, araştırmalarında boşa mı kürek çekiyor?’sorusu gelmektedir. Düşündüğümüzde tabii ki bu denli ciddi araştırmalar altında bilimsel veriler olmadan yapılamaz.Son yıllarda özellikle Kırmızı Reishi Mantarı bitkisel tedavilerde ön plana çıkmaya başladı. Gerek mantarın hikayesi, gerekse etkinliği Kırmızı Reishi Mantarı’na olan ilgi ve alakayı daha da arttıracağa benziyor.Kırmızı Reshi Mantarı bitkisel bir destek ürünü olarak değerlendirilmemelidir. Özellikle etki mekanizmalarıyla bağışıklık sistemi ve metabolik sistemlerde önemli yollara etki edebilmektedir.Bu özellikleri bu mantarı Japonya ve Çin 'in en önemli bitkisel ürünü haline getirmiştir. Hatta Japonya Sağlık Bakanlığı Kırmızı Reishi Mantarı’nı kanser tedavilerinde kullanılabilecek tek bitkisel ürün olarak onaylamıştır. Bitkisel tedavilerin en aktif ve ciddi yapıldığı Japonya 'da böyle önemli bir kurum tarafından onaylanmak bu ürünün ne denli özellikli olduğunu bize göstermeye yetmektedir.

Kırmızı Reishi Mantarı nerelerde etkilidir :

1-Anti kanserojen etkisi :Kanserli hücreler, anormal büyüme hızlarıyla dikkat çeker. Normal hücrelerin nasıl kanserli hücrelere dönüştüğü tam kesin olarak belirlenmemesine rağmen, bunun bir viral orijine bağlı olduğu veya muhtemelen vücudun doğal korunma sisteminde (bağışıklık sisteminde) bir değişiklik sonucunda olduğu yönünde teoriler vardır. Son yıllarda bazı insanların genetik olarak kanser risk grubunda olduğu düşünülmektedir. Bu kişiler yaşlandıkça ve bağışıklık sistemi zayıfladıkça, belli tip kanserlere yakalanma riskleri artmaktadır.Kırmızı Reishi

Mantarı hangi yolla kanseri önler? :

●Kırmızı Reishi Mantarı’nın bağışıklık sistemini güçlendirici etkisi, kanseri önlemede ve kanserle savaşta da görülmektedir. Makrofaj T-hücrelerinin, kanser hücreleriyle daha etkin olarak savaşmasında etkili olmaktadır.

●Kırmızı Reishi Mantarı’nda bulunan Beta-1, 3-D-glucan ve Beta-1,6- D-glucan isimli polisakkaritlerin, güçlü anti-tümör etkileri gösterdiği araştırmalarla belirlenmiştir. Sonuçlar kanserin tipine ve şiddetine göre değişiklik göstermektedir. Glucan maddesi, bağışıklık hücrelerinin tümör hücrelerini sarmasına yardımcı olur; bazı bilim adamları aynı zamanda kanserli hücrelerin sayısını azalttığını da savunmaktadır, böylece de bağışıklık hücreleri bunlarla daha kolay mücadele etmektedir. Bazı çalışmalarda, tümörlerde % 50 oranında gerileme kaydedilmiştir.

●Kırmızı Reishi Mantarı’nda bulunan Canthaxanthin isimli diğer bir maddenin de tümörlerin büyümesini yavaşlattığı ifade edilmektedir.

●Vücudumuz doğal olarak anti-kanser maddeler -interferon ve interleukin 1 ve 2- üretmektedir; Kırmızı Reishi Mantarı’nın düzenli tüketiminin, bu anti-kanser maddelerin üretimini teşvik ettiği ve tümör büyümesini önlediği kanıtlanmıştır.
Kırmızı Reishi Mantarı tüketimi, kanser tedavisinde Radyoterapi ve Kemoterapi esnasında görülen ve hoş olmayan (saç dökülmesi, bulantı, kusma, ağız iltihabı, boğaz ağrısı, iştah kaybı gibi) yan etkileri azaltır veya ortadan kaldırır, bu nedenle kemoterapi öncesinde, sırasında veya sonrasında kullanılabilir. Yapılan bazı çalışmalarda bu etkilerin % 90-95 oranında azaldığı belirlenmiştir. Sadece bu etkisi bile hastanın moral seviyesinde ve yaşam kalitesinde sağladığı yükselme ile hastalıkla mücadelede etkin olmaktadır. Ganoderma Lucidum insan vücudu üzerine olumsuz ve toksik etki yapan her şeyi yok eder. Bağışıklığı hiçbir toksik etki yapmaksızın güçlendirme özelliği Ganoderma Lucidumun diğer bütün ilaçlara karşı asla erişilemez üstünlüğüdür.2- Bağışıklık sistemi üzerine etkileri:Bağışıklık sisteminin ana işlevi vücuda giren virus, bakteri ve diğer mikroplar gibi patojenleri belirlemek ve bunlar vücuda herhangi bir zarar vermeden ortadan kaldırmaktır. Lökositler hastalıklara karşı vücudun birincil defans mekanizmasını oluşturur, fakat kronik ve kötü huylu hastalıklara karşı etkisizdir. Bu gibi zamanlarda lenfositler ikincil defans mekanizmasını oluşturur. Ancak lenfositler de etkisiz kalırsa, son kale olarak makrofaj T-hücreleri ortaya çıkar ve bu hücreler aktif hale geldiklerinde kanser hücreleri dahil olmak üzere tüm yabancı organizmaları yok ederler. Ancak bu hücrelerin aktive edilmesi oldukça zordur.Kırmızı Reishi Mantarı’nda bulunan polisakkaritlerden, beta-1,3-D-glucan ve beta-1,6-glukan, akyuvar ve lenfositlerin sayısının artmasına etki ettiği gibi bağışıklık sisteminin en önemli hücreleri olan makrofaj T-hücrelerinin miktarının artmasına ve aktif hale gelmesine etki ettiği bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Kırmızı Reishi Mantarı’nın düzenli tüketimi bağışıklık sistemini güçlendirir.Eğer bağışıklık sistemde bir aksama varsa, vücuda giren tüm bu patojenler hastalıklara neden olur. Sürekli hastalık geçiren kişilerde bu mekanizmalar bozulur sonunda kişi en ufak hastalıklara karşı dirençsiz hale geçebilir. Kırmızı Reshi Mantarı bağışıklık sistemini t lenfosit aktivasyonu ile sürekli alarmda tutarak kişiyi her türlü mikrop ve tümör hücresine karşı korur.3-Kalp ve Damar üzerine etkileri :Hayvanlarda yapılan deney ve klinik çalışmalar G. Lucidumun koroner arteri genişlettiğini damarlardaki kan akışını arttırdığını ve kardiyak kapiller dolaşımını geliştirdiğini desteklemektedir. Böylece oksijen kaynağı ve kardiyak kaslardaki enerji artmaktadır.Kan akımının yavaşlaması kaynaklı kalp rahatsızlıklarında kalbin korunmasına yardım eder. Ve kalp hastalıklarınınn tedavisinde ve önlenmesinde idealdir. Ganoderma Lucidumun hipertansif hastalardaki trigliserit, lipoprotein ve kandaki kolesterol seviyesini azalttığı apaçık bellidir.Kan pıhtılaşma mekanizmalarında yaptığı olumlu etkilerin kalp krizini ve beyin felcini önlemede önemli yararları vardır.Ayrıca Kırmızı Reishi Mantarı sempatik sinir sistemi aktivasyonunu azaltarak tansiyon üzerinde de % 80’e varan düşmeler sağlamaktadır.4-Şeker hastalığı üzerine etkileri :Ganodermanın içerdiği bileşiklerden Ganoderma B ve C olarak adlandırılanların kan şekerini düşürdüğü bulunmuştur. Bu etkinliğin Ganodermann vücudun kendi dokuları tarafından kan şekerini daha iyi kullanılır hale getirmesinden kaynaklandığı anlaşılmıştır. G. Lucidum bileşenleri bu olayda yağ asitlerinin serbest kalmasını engelleme yönünde insüline destek olduğu bulunmuştur. Diyabet hastalarında şeker kontrolünün sağlanması etkinliğini bilimsel olarak ta göstermektedir. 5- Diğer sistemler üzerine etkileri :-Sempatik sinir sistemini düzenleyerek uyku düzeninin sağlanmasına, hafıza kuvvetlendirmesine, stres ve depresyona karşı koruma sağlar-Vücudun alerji yapısını düzenler, astım ve alerji ataklarının sayısının azalmasına yardım eder.-Bağışıklık sistemi üzerindeki etkileri nedeni ile hücre yenilenmesini arttırarak yaşlanmayı geciktirir.