
Japonca’da ‘Ölümsüzlük’ anlamına gelen Kırmızı Reishi Mantarı, Japonya Sağlık Bakanlığı tarafından kansere karşı korunmada yararlanılabilecek en çok dikkati çeken bir mantar türü olarak kabul ediliyor. Bilimsel araştırmalar, Kırmızı Reishi Mantarı’nın vücudumuzun doğal savunma mekanizmasını güçlendirerek olumsuz etkilere karşı korumak, yüksek tansiyon, kolesterol, diyabet, bronşit, prostat gibi problemlerle baş etmek, kanser, karaciğer bozuklukları, hepatit, HIV/AIDS gibi hastalıklardan korunmada ve bu hastalıklarla savaşırken faydalı olduğunu ortaya koymuştur.
Prof.Dr.Erdem Yeşilada
Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi
Fitoterapi ve Farmakognozi Anabilim Dalı Başkanı
Kırmızı Reishi Mantarı’nın bağışıklık sistemini güçlendirerek sağlığınızı korumaya yardımcı olduğu, içeriğindeki aktif maddelerle birçok hastalığın tedavisinde destekleyici olarak kullanılabileceği belirtiliyor. Farmakoloji ve fitoterapi, yani doğal kaynaklı ilaç ham maddeleri üzerine çalışmalar yapan Prof. Dr. Erdem Yeşilada Kırmızı Reishi Mantarı’nı anlattı.
· Kırmızı Reishi Mantarı nedir?
Bazı mantar türleri, özellikle Uzakdoğu’da son derece değerlidir. Gerek Çin ve gerekse Japon tedavi sistemlerinde Latince bilimsel adı Ganoderma lucidum olan Reishi mantarı bunlar arasında en çok dikkati çekenidir. Kırmızı Reishi Mantarı Japonya’da önemli mantarlardan biridir ve polisakkarit içerikleri bakımından zengindir, dolayısıyla bağışıklık sistemini desteklemektedir. Bu nedenle insanın daha dinç, hastalıklara daha dirençli olmasını sağlar. Bu bakımdan insan ömrünü uzatıcı özellikleri bulunduğu kabul edilir. Reishi Mantarı’nın Çin tıbbında yüzlerce yıllık geçmişi vardır. Son yıllarda gerek Avrupa ve gerekse Amerika’da önemli bir yer kazanmıştır. Etkileri bilimsel olarak giderek artan bir şekilde ortaya konulmaktadır. Reishi Mantarı’nın bir diğer etkili bileşen grubu ise taşıdığı triterpen yapısında bileşenlerdir. Triterpen bileşenlerinin reishi’nin iltihap giderici, immün sistemi destekleyici, kalp ve damar sistemi ve tansiyon gibi birçok etki profili içerisinde önemli rolü bulunmaktadır. Polisakkaritler ve triterpenlerle birlikte bilhassa bağışıklık sistemi üzerinde daha yüksek aktivite gösterir.
· Türkiye’de üretimi tedavi edici özelliğini azaltır mı?
Hiçbir madde doğada yoktan var, vardan da yok edilemez. Siz ne verirseniz, onu biyolojik sistemi içerisinde kendi ihtiyacı olan maddelere dönüştürecektir. Verdiğiniz mineraller, inorganik materyaller onun için bir kaynaktır. Çünkü besinlerini topraktan almaz. Ölü kütükten, ölü tahtadan alır. Kendi dönüşümünü yapar. Mantarlar zaten yarı parazit organizmalardır. Uygun ortamı sağladığımız her yerde bu mantarlar yetişebilir.
· Bağışıklık sistemi ve kronik hastalıklar üzerindeki olumlu etkileri
Mevcut kaynaklar ( İngilizce yazılmış olan) kalp-damar, antioksidan ve immün sistemi üzerinde olumlu etkileri bulunduğu deneysel olarak gösteriyor. Özellikle prostat ve göğüs kanseri üzerine yapılan sayılı klinik çalışmalarda tedavi edici özelliği saptanmıştır. Bu da önemli bir parametredir. Olması gereken, bu tip çalışmaların arttırılmasıdır. Bilimsel çalışma sonuçlarına bakıldığında Reishi’nin avantajı hem antikanser özelliğine sahip olması, hem de bağışıklık sistemini desteklemiş olmasıdır. Kanser bugünden yarına oluşabilen bir durum değil, uzun süreçte ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla, reishi’nin belirli bir program dâhilinde, sistematik olarak kullanılması sağlığın korunması bakımından önemli yararlar sağlayabilecektir.
· Kanserli hücreleri geriletme ve tümörleri küçültme yönündeki özelliği
Hem bağışıklık sistemi üzerinde etkili olması hem de antikanser bileşenlerine sahip olması bir ilaç veya karışım için önemli bir avantajdır. Kemoterapi uygulamalarında tümör hücrelerinin öldürülmesi amacıyla sadece ilaç verilmektedir. Ancak Çin’de modern tıp uygulamalarında kemoterapi sırasında kontrollü bir şekilde bağışıklık sistemini destekleyici doğal ürünlerin başarı ile uygulandığı görülüyor. Ancak kemoterapiyle birlikte bağışıklık sistemi ilacının gelişigüzel şekilde kullanılması önemli riskleri taşır. Çünkü bağışıklık sistemi ilacı, özellikle iltihabı artıran bazı maddeler taşıyorsa, ciddi advers etkiler ortaya çıkarabilir. Bağışıklık sistemi üzerinde Reishi Mantarı’nın tedavisi etkili olabilir. Olabilir diyoruz, çünkü bunlar sadece belirli popülasyonlarla yapılan çalışmaların sonucudur. Daha geniş kapsamlı uygulamalar yapılmalıdır. İlaçlar üzerinde yapılan çalışmalar çok uzun sürer. Bir sentetik ilacın piyasaya çıkması için genellikle verilen zaman 10 yıllık bir süreçtir. Bitkisel ilaçlarda ise durum daha komplikedir, çünkü daha çok bileşen vardır. Bu bileşenlerin her birisinin etkisini gösterebilmek uzun bir süreci gerektirebilir. Diğer taraftan bunlar, yüzlerce yıldır halk arasında gerçekleşen tedavide kullanıldığı için bunların etki profilinin bu özel bileşenlerine inmeden belirlenmeye çalışılması bu konuda önemli bir avantaj sağlayabilecektir. Çünkü neticede bunlar mantardır. Yapılan çalışmalar açık bir şekilde gösteriyor ki uzun süreçte kullanıldığında hiçbir belirgin yan tesiri yoktur ve bu önemli bir avantajdır. Yan tesirsiz hiçbir şey yoktur. Suyun bile yan tesiri vardır. Önemli olan bunun yeterli miktarını ayarlayabilmektir.
· Kullanım şekli ve yaş sınırı
Yan etki bakımından güvenilir olduğu mevcut çalışmalar ortaya koymaktadır. Herhangi bir yaş sınırı söz konusu değildir. Kanserin genç kimselerde olma olasılığı düşüktür. Bu bakımdan beş-altı yaşından itibaren kullanılması uygun olabilir. Ben her zaman bir maddenin uzun süreli alınmasına pek sıcak bakmamışımdır. Çünkü her madde vücutta belirli bir metabolizma sürecinden geçiyor ve vücuda belli bir yük getirebiliyor. Bu yüzden yediklerimiz ve içtiklerimiz de son derece önemlidir. Belirli periyodlarda bağışıklık sistemi ilaçlarının bir hafta- on gün gibi süreçlerle etki etmesi söz konusu değildir. Asgari olarak etki süresi üç haftadır. Üçer aylık dönemlerle, mesela mevsim geçişlerinde yapılabilecek, arada duruma göre 1 aylık bir ara verilecek bir programın uygulanması yararlı olabilir. Bağışıklık sisteminden bahsederken, alınacak ilaçlar da bağışıklık sisteminin geç oluşmasına sebep olabilir. Örneğin, bir enfeksiyonlu hastalık geçirirseniz bağışıklık sisteminin yeterli seviyeye ulaşması mümkün olmayabilir. Miligram olarak da yapılan çalışmalarda gördüğüm günlük miktar 6 mg civarıdır.
· Doğal kullanım tercih edilmeli
Bitkisel ilaçlar kapsüllere konduğunda doğrudan etkili olur, dolayısıyla içerisine herhangi bir katkı koymak gerekmez. Ancak maddeler çok dayanıksızsa o zaman antioksidan gibi koruyucular koymak gerekebilir. Biz her zaman sıvı uygulama şekilerini tercih ederiz. Çünkü emilim ağızdan başlar ve etki daha yüksek olur. Sıvı şekli bir avantajdır, çay da o bakımdan uygundur ama uygulanışı önemlidir. Tam tarif edilen şekilde uygulanması gereklidir.


